22 Mayıs 2010 Cumartesi

Kızlar ve İhtimaller - Bölüm 1

(+18, cinsellik ve küfür içermektedir, mümkünse okumayın)

Ilgaz'ın telefonu çalmaya başladı.. Bulaşıkları bıraktı ve oturma odasına geçti, telefonu nereye koyduğunu hatırlamıyordu.. Hareket etmeyi bırakıp sesin nerden geldiğini anlamaya çalıştı, odasına doğru ilerlemeye başladı, evet ses odadan geliyordu ama telefon nerdeydi, ses biraz basık geliyordu, yatağa doğru uzandı ve yastığın altına elini attı, telefon ordaydı, arayansa Ali'ydi.

I: Geldin mi kuzen?

A: Abi geldim otagardayım şimdi.

I: Denizli'ye hoşgeldiniz efendim, nasıl yardımcı olabilirim?

A: Abi ben senin bana gönderdiğin mesajı silmişim sanırım, adresi bir daha yollar mısın bana?

I: Tamamdır, taksiyle 8-9 dakkaya yanımdasın tahminen de adamla binmeden anlaş 20 den de fazla verme, uyanıklık edip fazla para almasın.

A: Abi varya aynı annem gibisin haa. Merak etme, hadi ben kapatıyorum, mesajıda unutma.

Telefonu kapattıktan yaklaşık 15 dakka sonra kapının zili çaldı. Ilgaz kapıyı açtı, bavulları içeri aldılar, konuştular, hasret giderdiler, saat öğleden sonra 5'e geliyordu ve Ali yorgundu, kıyafetlerini bile çıkartmadan yatağa uzandı.

I: Afferim lan, üniversiteyi kazanalı daha bir sene olmadı ama sen tam öğrenci moduna girmişsin.

A: Ne oldu abi?

I: Bir sor abi üstümü değiştireyim mi? Yatağın kılıfını yeni değiştirmişe benziyorsun falan?

A: Abi kusura bakma ya.

I: Yat lan yat.. am!na koduumm..

Dedi ve gülümsedi, içeri döndü bulaşığı bitirmek için ama aklına eniştesi geldi.

I: Kuzen ya, eniştem birşey gönderdi mi benim için? Bir zarf falan?

A: Abi gönderdi de bankaya gönderdi direk diye biliyorum, istiyorsan arayayım babamı.

I: Yok abicim sen uyu, ben müşteri hizmetlerini ararım birazdan.

A: Abi parayla alakalı acil bir durum varsa benim yanımda var yani, bankayı aramana gerek yok.

I: Yok kuzen, acil bir durum yok. Geçen ay benim elemanlarla bu gece yapacağımız toplantı için bir söz verdim, sözüm söz her türlü de, ciddi şekilde içeri giriyorum, hatta girdim desem yeridir, eniştemde geçenlerde arayıp sen geliyorsun diye bana bir güzellik yapacağını söyledi, söyledi de ne zaman yapacağını söylemedi işte. Neyse sen yat da ben bankayı arayayım.

Dedi ve yatağın baş ucundaki cüzdanı alıp içinden bankamatik kartını çıkarttı, kartın arkasındaki numarayı çevirirken bir yandan da oturma odasına doğru ilerliyordu. Bankayla konuştu, para hesaba yatmıştı. Telefonu kapadıktan sonra Cem'i aradı.

I: Cem?

Karşıdan ilk önce cevap gelmedi, hafif bir rüzgâr sesi vardı, hafif bir hışırtı. Ne olduğunu anlayamadı ve kendini duyurmak için bağırdı

I: LAN CEM?

C: Bağırma am!na koyiim.. Duyuyorum.

I: Niye cevap vermiyorsun oğlum?

C: Biraz işim varda, söyle seni dinliyorum.

Cem'in sesi Ilgaz'a fazla soluklu gelmişti.

I: Koşuyor musun oğlum sen?

C: Koşuyordum ama şimdi durdum, söyle sen seni dinliyorum.

I: Ben bugün evden çıkamayacağım büyük ihtimalle, Ali geldi demin, yalnız bırakmak olmaz evde. Bir saate falan benim yanıma gelebilir misin?

C: Saat kaç şimdi? Birde neden geliyorum?

I: Gelmen lazım çünkü benim o size söz verdiğim viski muhabbetini senin alman lazım. Gelmen lazım çünkü benim karttan alış verişi sen yapacaksın. Gelmen lazım çünkü Ali'yi evde tek bırakmamam lazım.

C: Vaaaay kardeşim benim. Kaç şişe alınacak peki?

I: Yedi şişe.

C: Yedi mi? Abi en kısa sürede yanındayım, en derinden saygılarımı sunarım.

Dedi ve Cem telefonu kapattı, Cem'in son sözlerini duyan Ilgaz'ı hafiften bir gülme tuttu. O sırada da çerden bir ses.

A: Abi!!

Ilgaz odaya geçti ve Ali'ye baktı.

I: Uyandırdım mı kuzen seni?

A: Abi tam dalıyordum da sen Cem diye bağırınca uyuma faslına bir mola verdim diyeyim.

I: Kusura bakma kuzen ya, alışmışım evde tek başıma yaşamaya, sen yat bende bir saat uzanayım Cem eve uğramadan, gece kaldırırım ben seni.

A: Abi yatarım da ben sana senin arkadaşları soracaktım.

I: Neyini soracaksın benim elemanların, hepsi p!çin teki işte, iyi çocuklardır da, hepsinin de am!na koyiim yani, anladın mı?

Ali' gülmeye başladı Ilgaz'ın söylediklerini duyunca.

A: Abi bu akşam tanışacağım zaten de ben sizin resimlerinizi görüyordum sürekli internette, sen şu saçları üç numara olan biri var, onunla daha samimisin herhalde de isimlerini bilmiyorum işte.

I: O senin saçları üç numara dediğin Kaan, sürekli gülümseyen ve çarpık dişlerini sürekli göstermeye çalışan Mete, gözleri renkli olan diyeceğim de resimde pek belli olmaz herhalde, omuzları geniş olan ise yani renkli gözlü dediğim de demin konuştuğum dallama oluyor.

A: Cem.

I: Evet abicim Cem, ama şöyle bir durum var Kaan'la ya da Cem'le samimiyim diye bir durum yok. Hepsi aynıdır benim için, ayırım yapmam da akşam göreceksin zaten Ali yat artık am!na koyiim de akşam uyuklama karşımda.

Saat onikiye doğru Ali gözlerini açtı oda karanlıktı ama yüzüne içeriden gelen bir ışık vuruyordu.

M: Ya zaten Kaan kötü durumda, dokunsan anlatacak yani de sen Cem'e yüklen abi, tamam?

I: Abi yükleneyim de nerden tutup yükleneceğiz?

Ve Ali mutfağa gelir.

A: Ali abi.

I: Ooooo kuzen de uyanmış.

M: Hayırlı sabahlar efendim

Ali halen mutfaktaki ışıktan gözlerini açmakta zorlanmaktadır.

I: Hatırlıyor musun Ali halen sana yatarken söyledikleri mi? Kim bu bil bakalım?

Gözlerinden biri kapalı bir şekilde.

A: Abi senin saçlar üç numara değil.. Gözlerin renkli de değil..

Bunları söylerken Mete gülümsemeye başladı.

A: Senin Cem olman lazım.

Ilgaz bunu duyunca kahkahayı basar.

I: Ulan oğlum tespitler doğru da ismi yanlış hatırladın lan, Cem abin omuzları geniş olan, bu Mete.

A: Abi olsun o kadar ya uyku sersemiyim halen.

I: Hadi git sen git de yüzünü yıka, banyo sol tarafta.

Ali banyoya geçti.

M: Sen Cem'i omuzları geniş diye mi tarif ettin? Duyunca s!kecek belanı.

I: Abi ne yapabilirim? Sordu bende söyledim.

M: Gel geçelim artık oturma odasına.

Ilgaz odaya geçerken çok kısık bir sesle.

I: Cem'e yüklen abi dedin ya, benim kuzenin burada olması güzel oldu, Ali biraz meraklıdır o yüzden soru sorar sürekli.

M: Doğaçlama olacak yani, Ali sorarsa devamını getiririz.

I: Yada Ali'ye soru sormasını yaratacak zemini hazırlarız.

M: Süper.

I: Kuzen nerdesin lan? Lavaboya mı düştün?

A: Geldim abi geldim. Vaaayy sofrayı da hazırlamışsınız.

I: Hazırladık, hazırladık hazırlamasına da içkiler yok piyasada tabi de sen Mete'yle konuş da ben Cem'le Kaan'ı arayayım.

M: Sen hangi üniversitedesin İstanbul'da?

Ilgaz telefondan önce Cem'in numarasını çevirdi. Telefon uzun süre çaldı ama Cem telefonu açmadı, Ilgaz da tekrar aradı.

C: Geliyorum abi yoldayım.

I: Kaç dakkaya geleceksin?

C: Beş dakkaya falan ordayım abi hadi yazmasın sana, kapatıyorum.

Dedi ve kapattı telefonu ama Ilgaz'ın anlayamadığı bir şey vardı. Mete, Ali'yle konuşurken Ilgaz'ın suratındaki karmaşık ifadeyi gördü..

M: Ali bir dakka abim. Ilgaz ne oldu?

I: Yanlış duymadıysam eğer Cem hastanede.

M: Hobaaa ne olmuş? Hangi hastanedeymiş?

I: Yok abi öyle değil, en son telefonu kapatırken bir doktorun ismini anons ediyordu kadının biri.

M: Cem ne dedi peki?

I: Beş dakkaya ordayım dedi kapattı.

M: Cem bu abi bir şey olmaz buna bilmiyor musun? Beş on dakkaya burada olmazsa ararsın bir daha.

I: Hadi hayırlısı. Bir de Kaan'ı arayayım bakalım nerde.

M: Dur abi Kaan'ı aramadan önce Ali'nin içmesi gereken bir şey var, onu halledelim önce istersen.

I: Harbi ha unutmuştum ben onu, Kuzen gel sen benimle.

A: Ne oldu abi?

I: Gel sen gel, tezgâhın üstünde hazırlamıştım zaten.

Tezgahın üstünde, içi koyu sarı, yeşile yakın bir sıvıyla dolu olan çay bardağını eline aldı.

A: O içindeki sarı su ne abi?

I: Şimdi benim dediklerimi harfiyen yerine getiriyorsun, tamam mı?

A: Abi o ne gözümsün ya?

I: Sidik değil onu bil yeter. Tamam mı? Önce parmaklarınla iyicene sık burnunu koku almasın.

Çay bardağını Ali'ye verdi. Bir yandan da eliyle içmesine yardım ediyordu.

I: İç iç iç iç.. Sakın elini burnundan çekme. Sakın çekme. Ver bardağı bana.

Bardağı tezgaha koyması için Mete'ye uzattı.

I: Ağzında halen bir sıvının olduğunu hissediyorsan bir iki defa yutkun ve ben elini çek demeden bırakma burnunu, ağzından nefes al.

Ali yutkunurken Ilgaz Mete'ye,

I: Bu kaç saniyede mideye iniyordu?

M: İnmiştir abi şimdiye.

I: Şimdi Ali sağ sola yukarı aşağı hopla zıpla salla kendini.

Ali "Ne diyorsun abi sen ya" dermişçesine baktı ama gene de Ilgaz'ın dediklerini yaptı.

I: Tamam artık bırakabilirsin.

Ali burnunu kapattığından dolayı, doğru düzgün içtiği şeyin tadını da alamamıştı. Ne olduğunu çözmeye çalışırken,

I: Hakiki zeytinyağı içtin kuzen demin sen şimdi.

Ali bunları duyunca biraz iğrendi.

I: Yapma, sakın suratını öyle yapma ve sakın içtiğimi kusayım deme. Nasıl içki içtiğini bilmediğimden dolayı bunu yapmam lazımdı.

M: Ya sen Kaan'ı ara nerde kalmış, bende neden bunu içirdiğimizi anlatayım.

A: Mete abi neden içirdiniz hakikatten ya? Harbi midem kalktı.

Ilgaz oturma odasına doğru yürürken,

M: Ilgaz bize viski sözü vermişti bu akşam için ve gecenin açılışında herkes bir şişeyi kafaya dikip bitirecek. Onun verdiği viski sözüne karşılık bizim verdiğimiz söz buydu. Bunun etkisini azaltmak için de zeytinyağına başvurduk.

A: Allah allah, etkisini nasıl azaltıyor ben onu anlamadım.

M: Sen şimdi yeni uyandın, o yüzden miden boş ve bu içtiğin zeytinyağı mide çeperinin yüzeyine yayıldı, tabi ona çeper deniyorsa.

A: Ondan mı hoplayıp zıplattınız.

M: Aynen öyle. Bu zeytinyağı da o ilk dikeceğimiz viskinin etkisi daha uzun zamanda göstermesini sağlayacak. Yani sarhoş olacaksan da uzun süre sonra olacaksın.

A: Sevdim ben bu olayı. Kızlara güzel hava atarsın bununla.

M: İyi sen İstanbul'da denedikten sonra arayıp anlatırsın ne kadar işe yarıyor. Biz hiç.. Yani.. En azından ben, bunu kızları etkilemek için kullanmadım.

O anda Ilgaz, Mete'ye içeri gelmeleri için seslendi. Üçü oturma odasında muhabbete başladıktan biraz sonra Kaan geldi, keyfi yok gibiydi, Ali'yle tanıştıktan sonra zeytinyağını içti ve ben biraz yorgunum deyip Cem gelene kadar kestirmek için içeri geçti. Yaklaşık on dakka sonra..

M: Bu ses ne?

I: Araba geldi.

Dedi ve camdan dışarı bakmak için mutfağa geçti, Cem taksiyle gelmişti. Ilgaz yardım etmesi için Ali'yi Cem'in yanına gönderdi.

A: Cem abi merhaba.

C: Ali'ydi değil mi senin adın?

A: Evet abi hoş geldin.

C: sen hoşgeldin lan asıl, hemen sahiplenmiş mekanı haa.

A: Sen şu enerji içeceklerini bırak geri gel.

Cem taksiden poşetleri alıp yere bırakırken sadece sol elini kullanıyordu.

C: LEAAYYYNNNN!! Ilgaz yardıma gelin oğlum lan.

Mete merdivenlerden indi ve Cem'in yanına gelerek..

M: Ne oldu lan?

C: Abi al bunlardan birini.

M: Ya iki poşet var alamıyor musun bunları tek başına?

C: Abi onbir şişe içki var kırılması diye seslendim lan, ne kadar para saydım ben bunlara biliyor musun?

M: Hepsini sen ödedin değil mi? Ilgaz sana hiç yardımcı olmadı

C: Ya abi bi git şurdan ya.. hadi al git bende geliyorum şu poşeti alıp.

Dedi ama almadı, Ali'yi bekledi. Ali geri gelip diğer poşeti de aldı. Ilgaz mutfakta içkileri buzdolabına diziyordu, Cem elinde bir şey olmadan içeri girerken,

C: Abi poşetlerden birinde şekerlemeler var, votkayla şekerlemeleri dolaba koymayın, onlara bir ayar yapıcam ben şimdi.

Mete oturma odasına Cem'in yanına geçti ve Cem'in suratını görünce Ilgaz'a seslendi.

I: Ne oldu abi?

M: Gelsene bir dakka buraya.

I: Efendim?

M: Cem'e bak bakalım bir değişiklik görecek misin?

Dikkatli bakmasına gerek yoktu, zaten belli bir şekilde görülüyordu.

I: Gözünün altındaki morluk mu lan?

M: Kavga mı ettin sen bugün?

C: Haaaah.. Şimdi sıçtık işte.

I: Harbi kavga etmiş am!na koyimmm..

M: Ali buz getir abicim içerden..

Ilgaz o anda Cem'in sağ eline dikkat etti ve

I: Am!nı s!kiiimmmm, bu elinin hali ne lan? Kıpkırmızı olmuş.

C: Elimde bir şey yok, sakın dokunma.

A: Al abi buzu getirdim.

Ilgaz arkasında duran Ali'den buzu aldı ve buzu Cem'in suratına doğru uzattı.

I: Ne halt yedin sen bugün? İlk aradığımda koşturuyordun, ikinci aradığımda da hastanede doktor anonsunu duydum..

C: Ilgaz.. ve Mete..

M: Kaan da içeride.

C: Ve Kaan.. beni duyuyorsan eğer..

Derin bir nefes çekti ve konuşmaya başladı..

C: Hastaneye gittim ve bir şeyim yok, olsa adamlar bırakmazlardı, bu birincisi. İkincisiyse.. Size her şeyimi anlatırım değil mi? Evet anlatırım.. Anlatmak istemediğim şeyi de anlatmam. İşte bu anlatmayacaklarımdan biri.

Bu söylediklerinden sonra Ilgaz'la Mete halen Cem'e bakmaya devam ediyorlardı.

C: Bana öyle bakmayın tamam mı? Dediğim gibi, bu anlatmayacaklarımdan biri.

I: Eyvallah.

M: Benden de eyvallah ama herhangi rahatsızlık hissedersen direk bana söylüyorsun tamam mı?

C: Ufak bir morluk be kardeşim, bundan daha kötüsünü de gördük değil mi?

Cem güldü bu son söylediğinden sonra ama Mete gülmedi.. Ilgaz da gülmedi.. Kaan ise her şeyi duyuyordu ancak hiç ses vermedi.

I: Onu gözüne tutmaya devam et sen..

C: Hadi lan oğlan çocukları.. İçkiyi getirdim başlamıyor muyuz?

M: Kaan daha yeni içki zeytinyağını biraz beklememiz lazım, ayrıca sende içmediysen birde seni bekleyeceğiz.

C: Beni beklemeyeceksiniz abicim çünkü ben zeytinyağı içmeyeceğim..

I: O nedenmiş o?

C: Şimdi aranızda hem en iyi içen benim hem de içkiye ne dayanıklı adam da benim.. Buna itirazı olan var mı?

I: İçme am!na soktuuumm içme tamam.

Bu konuşmalar yapılırken Ali köşeden şaşkınlık içinde olan muhabbeti izliyordu.

C: Ha bide ayrıca ben bugün mümkünse dağıtmak istiyorum.. O yüzden salonun ortasına sıçsam da, evin her tarafına kussam da, tuvalet yerine mutfağa gidip işesem de bugün benim kahrımı çekeceksiniz.

M: Çekerim kardeşim kahrını eyvallah da sen neden böyle bir şey yapmayı istiyorsun ben onu anlamadım?

C: Abi bu Denizli'de yapacağımız üçüncü ve son toplantı, seneye hepiniz gidiyorsunuz ve bir tek ben burada kalıyorum.. daha sonra görüşmeye devam edeceğiz zaten ama ben bunu son toplantı olarak görüyorum.. o yüzden öyle..

I: Sen onu bunu bırak da bu bize anlattığın mezeleri hazırla bakalım, getirdin mi votkayı?

C: Getirmem mi yaa.. Amcamın biricik hediyesi o bana.. Ali sen bana yardım etsene kardeşim, o poşetlerde şekerleme kutuları var, kutu dediğimde plastik kaplar, bir de viskilerden farklı bir şişe olacak onları getirsene masaya..

I: Ne kadar sürer senin bunları hazırlaman?

C: Abi bu şekerlemelerin hepsinin üstüne bu votkayı dökücem, 1 saate kalmadan bütün votkayı çeker içine, çekmese bile çektiği kadar diyelim en azından..

A: Cem abi dört kutu var şekerlemelerden, başka var mı?

C: Yok kardeşim dört kutu sadece, sen kutuların kapaklarını aç, bana da votkayı ver.

Kapakları açtıktan sonra Ali,

A: Cem abi bunlar şekerleme değil de meyve tatlısı gibi? Şekerleme mi diyorsunuz siz bunlara?

C: Siz diyen ağzını yesinler lan, ne sizi? sen diicen.. ve evet dediğin gibi ama ben bunlara şekerleme diyorum.. Yemeye başladığımızda sana daha ayrıntılı anlatırım neyin ne olduğunu..

Cem şişeyi açtıktan sonra içinde şekerlemelerin bulunduğu plastik kapların dördüne de yarısına kadar olacak şekilde votka doldurdu.

C: Bu böyle votkayı çekene kadar duracak. Şimdi gelelim bu votkanın özelliğine, direk Rusya'dan gelmiştir ve dünyanın en iyi votkası olma özelliğine sahiptir.

I: Oğlum ver bir tadına bakalım o zaman.

C: Yok abi yok, bu gecenin içkisi viski ben sadece şekerlemeler güzel gider diye getirdim. İçeriz 2-3 gün sonra merak etme.

M: Neye dayanarak dünyanın en iyi votkası diyorsun abi ben onu anlamadım?

C: Tadına dayanarak abi neye dayanarak olacak?

M: Daha yeni açtın lan şişeyi.

C: Abi herhalde içtim daha önceden bunu yaa, yapma böyle şeyler, birinci sınıftayken amcam gene getirmişti iş gezisine gittiğinde, bu gidişinde ben istedim aynısından. Hem sen ne zannediyorsun? Ruslar absolute mü içiyor zannediyorsun?

I: Ne onun adı?

Cem gülmeye başladı..

C: Abi işte o konuda bir bilgi veremiyorum çünkü bu am!na kodumu kiril alfabesiyle yazmışlar.

A: Cem abi bende nasipleneyim siz bu votkadan içerken, lütfen beni es geçmeyin.

C: Tabiki kardeşim, ne demek.. Nerden geldin Ali sen? Bugün geldin değil mi?

A: evet abi bugün geldim, İstanbul'dan geldim.

Mete'nin telefonu çalmaya başlar..

C: Abi birinizin telefonu çalıyor.

M: Benim telefon benim de neden garip çalıyor bu?

Telefonu eline aldıktan sonra..

M: Haa hatırlatmaymış..

C: Neyin hatırlatması? Bu gecenin mi?

M: Yok ya doğum günü hatırlatması, saat onikiyi geçti.. Doğum günü ilk mesajı atma olayı varya abi ondan.

I: Bırak abi artık bunları ya, lise de misin halen?

M: Abi hatun güzel bir hatun, anla işte.

I: Haa o zaman mevzu ayrı.

C: Bir şeyler olabilir diyorsun yani

M: Olması için de uğraşıyorum diyelim.

I: Ne mesaj atacaksın peki?

M: Dur ben biraz düşüneyim ne mesaj atmam gerektiğini, güzel bir şeyler döktürmek lazım.

I: Sen düşüne dur bende benim telefona bakayım, bende kayıtlı bir mesaj vardı silmediysem halen.

Mete düşünürken Ilgaz telefondaki kayıtlı mesajı buldu ve Mete'ye uzattı.

M: Vaaaaaaaayyy, abi bu bayağı iyimiş ha..

C: Oku bakayım ne yazmış bizimki

M: Eskiden doğum günleri.. Yok ya bu böyle okunmaz.

Dedikten sonra boğazını temizledi ve şiir okurmuş edasında,

M: Eskiden doğum günleri güzeldi, hediye demekti benim için ve büyümek demekti tabiki, bana yaşımı sorduklarında altı buçuk dediğimi hatırlıyorum, buçuğuna kadar söylerdim.. Daha sonra önemsizleşmeye başladı doğum günleri benim için, kutlamamaya başladım.. Ama sevdiğim insanların benim için gönderilmiş birer hediye olarak düşünmüşümdür hep, o yüzden doğduğun için teşekkür ederim.. Ve umarım hayallerin gerçek olur.

C: Vaaaaayyyyy, ulan Ilgaz tam aşk adamısın abi yani..

A: Mete abi sonra bana ver bende kaydedeyim mesajı telefona.

M: Tamam veririm.

I: Ya bu mesajı bir sene önce benim eski sevgililerimden birine göndermiştim, halen duruyor telefonda ama benim hatun bu mesajı eskilerden birine yazdığımı ve halen tuttuğumu duysa çıngar çıkar.

M: Tamam tamam aramızda merak etme sen.

O esnada Ali Cem’e biraz daha dikkatli bakıyordu.

C: Ne oldu kardeşim? Bir şey mi diyeceksin?

A: Cem abi senin omuzlarda hakikatten Ilgaz abimin dediği kadar varmış.

Mete, Ali'nin sözlerini duyunca kafasını Ilgaz'a çevirdi.

C: Bir dakka bir dakka.. Ne dedin Ilgaz sen bu çocuğa?

I: Ya Ali sizin resimleri görmüş face'ten daha önce, hanginizin kim olduğunu sordu bende söyledim fiziksel özelliklerinize göre.

C: Benim de sadece omuzlarım vardı söyleyecek yani öyle mi?

I: Ya ne sinirleniyorsun oğlum sordu o kadar söyledim bitti.

C: Am!na koyimmm ben senin ya.

I: Ben senin am!na koyiiim lan.

C: Asıl ben senin am!na koyiim leaannn.. Am biti.

I: Ben miyim am biti?

C: Evet sensin.

I: Ben am bitiyim, sen ams!ın, bende seni tartaklıyorum am!na koyimmm.

C: Bak.

I: Çok pis geçirdim lafı.

C: Harbi güzel geçirdin am!na koyimm.

M: Ulan yeter artık ya sabahtan beri am!na koyiim am!na koyiimm. Küfretmeyin artık bir ya.

Ali suratında bir gülümsemeyse tartışmalarını izlemektedir.

C: Abi küfür diye birşey yok ortada. Face'te grup bile açmış adamlar am!na koyiim bir küfür değil bir tepkidir diye.

I: Hass!ktir ya.. Açmışlar mı hakikatten?

C: Harbi açmışlar lan, iki gün önce üye oldum.

I: Vay am!na koyiim ya.

C: Bak gördün mü? Küfretmedin demin sen tepki verdin.

M: Ya Cem sana zaten bütün gece küfür serbest abi neden bu kadar abarttın sen olayı ben onu anlamadım, daha bismillah lan. İçeri gireli kaç dakka oldu?

A: Nasıl serbest ya?

M: Ilgaz sen anlatmadın mı kuralları?

A: Ne kuralı abi?

I: Kuzen anlatayım ben sana iki dakka da dur..

C: Asıl sen dur Ilgaz iki dakka, bana omuzları geniş dedin de kendine ne dedin abi fiziksel görünüm olarak? Haaa? Yüz kiloluk ayıyım mı dedin?

I: Cem yeter abi hadi.

C: Yetmez, sana yetmez..

I: Mete dediğin kadar oldu harbi haaa.

C: Ne diyorsun halen? Göbeksiz erkek balkonsuz ev diye mi savunuyorsun kendini?

I: Yok artık onu bıraktım daha güzelini buldum.

M: Ne buldun?

I: Artık hıyarın iyisi gölgede yetişir diyorum.

M: Hohooooovvv.. iyimiş haa..

C: Kaç santim uzadı peki senin hıyar gölgeye sahip olduğundan beri?

I: Ya Cem sus yeter hadi.

A: Abi niye o kadar tepki verdin ki bu omuzların geniş olmasına? Ben de isterdim yani omuzlar geniş olsun.

C: Geniş olması güzel tabi.

M: Bak bak nasıl hemen suratı değişti Ali öyle söyleyince.

C: Ya şimdi bak..

M: Bırak lan bırak. KAAAANNNNN. ULAN KALK HADİ LAN.

Mete bağırdıktan sonra içeriden cevap geldi,

K: Uyanığım abi sizi dinliyorum.

M: Gelsene burada dinle.

Yataktan kalkar ve Ilgaz'ın yanındaki koltuğa oturur,

M: Ne oldu oğlum sana.

K: Yorgunluk var üzerimde.

I: Geç geldin bide ne oldu?

K: Abi yorgunum ama uyuyamıyorum, öyle bir bok üstümde, anlamadım.

Dedikten sonra Ilgaz'la Mete birbirlerine baktılar,

I: Neden geç geldin Kaan peki?

K: Soktuğumun otobüsü gelmedi, kırk dakka falan bekledim herhalde.

C: Sigara büyüsü yapsaydın.

K: Yaptım abi zaten, yapmasaydım hiç gelmeyecekti.

A: Sigara büyüsü?

I: Hadi anlat çocuğa.

K: Ali'ydi değil mi?

A: Evet abi.

K: Ali.. Kardeşim.. Demin geldiğimde tam konuşamadık kusura bakma.

A: Yok abi estağfurullah.

K: Ben içmeye başlasam güzel açılıcam da beş on dakka falan kaldı da neyse. Bu büyü olayı da.. Sen sigara içiyor musun?

A: Evet abi.

K: Eğer otobüs durağındaysan ve otobüs gelmiyorsa, hemen bir sigara yak. O sigaranın tamamını içmek nasip olmaz hiç bir zaman, hemen otobüs gelir.

A: Gerçekten ya doğru..

K: Yaaaa, işte bu sigara büyüsüdür.

C: Yada sadece biz sigara büyüsü diyoruz.

I: Her neyse, ben artık kuralları açıklayayım mı?

M: Karar verdin mi?

I: Verdim de biliyorsunuz zaten siz neler olduklarını.

A: Ne kuralı abi oyun mu oynuyoruz?

I: Kuzen toplantının bazı kuralları var, herkesin ayrı bir isteği var da diyebiliriz aslında buna. Konuştukça anlarsın.

M: Evet abi dinliyorum seni.

I: Küfür her zaman ki gibi yasak.

C: Ben hariç tabiki.

A: Neden sen hariç Cem abi?

C: Ben küçükken kazana düştüm.

Ali anlamayarak bakarken..

C: Boş ver ya kötü espriydi zaten.

I: Anlattığınız şeylerde kişilerin isimlerini kullanmak yok. Ali bu kurallar senin içinde geçerli kuzen ona göre.

A: Tamam da abi neden bu kuralları koyuyorsunuz ben onu anlamadım ve neden sen koyuyorsun.

C: Oğlum sen hiç bir halt anlatmamışsın bu çocuğa lan.

I: Ulan nasıl anlatayım yorgunum dedi geldiğinden beri yatıyor, bir zahmet et de anlat, ondan sonra da başlayalım geceye, saat ilerliyor.

Dedikten sonra Ilgaz tuvalete geçti, Mete ile Kaan da içkileri getirmeye başladılar.

C: Şimdi bu gecenin konusunu biliyorsun, kızlar ve ihtimaller.

A: Yok abi yeni öğrendim.

C: Lan Ilgaz!! Senin ta am!na koyiim be.. Neyse. Bu gecenin konusu kızlar ve ihtimaller. Bu konuyu geçen sene Saim usta'nın yerindeki rakı toplantısında belirledik, bu toplantıları ikinci sınıftan beri her sene bugün yapıyoruz. Geçen seneki rakı muhabbetinde çok deli mavralar döndü, masaya geçtiğimizde anlatırız hepsini.

A: Bu sene neden rakı toplantısı yapmadınız.

C: Ondan önceki sene de gene rakı toplantısı yapmıştık, bu sene farklı olsun dedik ve daha doğrusu dedim ve kızlar konusunu seçtim. Övünmek gibi olmasın benim uzmanlık alanım.

A: Belli abi tipten zaten.

C: Belli değil mi? Aferin lan Ali, iyi anlaşırız biz senle, s!ktir et bu Ilgaz'ı sen, neyse. Kızlar konusunu geçen sene ben seçtim, oturum başkanı bendim çünkü.

A: Abi ne oturum başkanı ya? Çok saçma olmaya başladı bu, siz gerçekten oyun oynuyorsunuz bence yada benimle dalga geçiyorsunuz.

C: Yok ya niye dalga geçeyim.

K: Ali sen beni dinle.

Dedi ve Ali'nin yanına geçti

K: Bizim yaptığımız ve saçma olan birçok şey var o yüzden mantık arama. Oturum başkanı olayını ve bütün bu saçmalıkların kurucusu Cem abin.

C: Saçma değil abi işte ne güzel eğleniyoruz.

K: Oturum başkanı geçen sene Cem'di. Oturum başkanı olmasını sebebi en uzun süreden beri kızla çıkan o vardı o yüzden o oturum başkanı oldu ve kızlar konusunu seçti, bu senede sadece Ilgaz'ın çıktığı var o yüzden o başkan, bizim Mete'de geçen sene sadece kızlar değil kızlar ve ihtimaller olsun dedi.

A: Mete abi ihtimallerden kastın?

K: Mete abin biraz doğrucu mahmuttur.

M: Evet, doğrucu mahmut olduğum doğru. Yalan söylemeyi de sevmem. İhtimallerden kastım, bu gece baştan konu kızlar, kızlar aşağı kızlar yukarı yani.

C: Evet benim yatakta onlara yaptırdığım da bu zaten.

M: Sus iki dakka. Biz geçen sene yapılan rakı faslındaki muhabbetlerin hepsini arkadaşlarımızla konuştuk anlattık ve bu gece konuşulanlarda anlatılacak, ihtimaller dediğinde bir genellemeye almış oluyorsun, kimseye tamamen sen böylesin diyemezsin, kimseyi tamamen tahmin edemezsin, çünkü her zaman bir istisna çıkar, kimse genellemenin içine girmek istemez, kimse herkesle aynı olmak istemez, bu yüzden kızlar ve onlarla alakalı ihtimaller.

C: Çok uzun konuştun ya.

A: Anladım abi ben.

K: Bunların hepsini o gece mi düşündün lan?

M: Ya sen anlatsana çocuğa diğer olayları.

K: Diğer bir konu küfür faslının olmaması, Mete bey küfürden de haz etmediğinden küfür etmiyoruz. Başka ne var Cem?

C: Olayları anlatırken isim kullanma, bunu ben istedim özellikle.

A: Sebep?

C: Şimdi bu gece konu kızlar, bende kızları severim ama buradaki insanlar benim dostlarım o yüzden anlattıkları kızları yanlışlıkla kafamda bir yere kaydetmemem gerekir ki emin ol kaydederim.

A: Abi yani sende söyledin, bunlar senin dostların, onlara yapmazsın en azından.

C: Kurbağa ile akrep'in hikayesini duydun mu?

A: Hayır abi duymadım.

C: Akrep derenin diğer tarafına geçmek için kurbağanın yanına gider ve ondan kendisini karşıya geçirmesini ister. Kurbağa kabul etmez, karşıya geçerken beni sokarsan eğer sende ölürsün bende ölürüm der ve kabul etmez. Nasılsa akrep ikna eder sonra kurbağayı ve akrep kurbağanın sırtına çıkar, tam derenin ortasına gelmişken akrep sokar kurbağayı ve batmaya başlarlar. O anda sorar kurbağa, neden yaptın diye. O da huyum kurusun der. Huyum kurusun Ali, anladın mı? Bu yüzden dikkat etmem lazım.

A: Anladım abi.

K: Sonra Ali, burada Las vegas kuralları geçerli, biliyor musun bunlar ne?

A: Kasa her zaman kazanır mı?

K: O daha çok kumarın kuralı gibi de benim Las vegas kurallarından kastım, burada olan her şey burada kalır, dışarıda hiçbir şey anlatamazsın.

A: Abi tamamda daha demin geçen sene olan her şeyi herkese anlattık dedin.

K: Onda haklısın ama bu sefer konu farklı ve bazı şeyler burada kalacak.

C: Yani ben sana yan evde kalan üç kızın üçünü de yatağa attığımı söyleyeceğim ama sen gidip bunu kimseye anlatmayacaksın anladın?

K: Bunun gibi şeyleri söylemeyeceksin yani o kadar, diğer olayları anlat istediğin gibi.

C: Bunun dışında tek bir şey var.

K: Biz tam bir seneden beri kendi aramızda kız muhabbeti yapmadık. O rakı faslından beri hiçbir şey konuşmadık. Sadece birimiz birisiyle çıkmaya başladığın da diğerlerimize haber verdik o kadar.

A: Büyük başarı abi bir sene kız muhabbeti yapmamak.

K: Ya yaptık tabiki de kendi aramızda değil başkalarıyla.

C: Atladığımız bir şey var mı?

K: Abi bilmiyorum ama canım gerçekten içmek istiyor onu biliyorum.

M: O zaman sizi sofraya alalım beyler, Ilgaz'da birazdan çıkar.

I: Geldim geldim.

Dedi ve sofraya bakınca şaşırdı,

I: Cem sen kaç şişe aldın abi,

C: Ya bizde çocuklarla biraz ekleme yaptık votkayı saymazsan tam on şişe viski var.

I: Almasaydınız oğlum lan.

C: Sus lan işte, fondip yapıcaz zaten beşini.

Konuşurken bir yandan da sofraya oturuyorlardı. Ilgaz oturduktan sonra Ali onun sağına, onun sağına Mete, sonra Kaan ve Kaan'la Ilgaz'ın ortasına da Cem oturdu.

I: Beşini değil dördünü. Ali fondip olayına girmeyecek ayrıca ilk önce kim bitirecek onun için süre tutsun, o kadar anlattın Cem çok iyi içerim miçerim falan diye görelim bakalım nasıl içicisin.

C: Bir daha düşününce bu gecenin konusu kızlar ve ihtimaller değil de kadınlar ve ihtimaller olmalıydı bence.

M: Ne fark var ki arasında?

C: Benim birlikte olduklarımın hepsi kadındı.. Yada en azından benim sayemde kadın oldular..

I: Ya bir sus am!na koyiim iki dakka.

C: Şerefe ben kaldırabilir miyim sayın başkanım.

I: Ha s!kiim seni ya..

C: Kaldırayım mı?

I: Kaldır lan kaldır.. Ali sende bizim süreyi tut bakalım ne kadar sürede bitirecek birinci.

Herkes şişeyi önüne aldı ve hepsi ayaktaydı.

A: Ayarladım abi telefonu.

I: Hadi bakalım Cem, neye içiyoruz.

C: Kaybettiğimiz kadınlara.. Ve sahip olamadıklarımıza..

Cümle bittiği gibi herkes şişeyi dikti ve hızlı bir şekilde içmeye başladılar. Ali sessiz bir şekilde onları izliyordu. Ilgaz'sa içerken bir yandan da diğerlerinin ne kadar içtiğini görmeye çalışıyordu, bitirdiği gibi..

I: BİTTİ!!

Diye bağırdı ve

I: Durdurdun mu süreyi? Kaçta bitirdim?

A: Abi durdurdum da ilk sen değil Kaan abi bitirdi.

I: Kaan içiyor oğlum halen.

A: İkinci şişe o.

I: Kaan bırak şişeyi..

Bırakmadı, içmeye devam etti..

I: Kaan bırak şişeyi..

Bırakmadı, içmeye devam etti, diğerleri de bitirdiler..

I: KAAN BIRAK ŞU ŞİŞEYİ!!!


( bu hikayenin devamı, Kızlar ve İhtimaller Bölüm 2)