1 Şubat 2009 Pazar

Ayrılık-VI

(bunu okumadan önce Ayrılık-I, II, III, IV, V’i okuyun)

sencer’le uğur pazar sabahı erkenden kalktı.. lokal kongre vardı.. kongre bittikten sonra eve gitmek için yola çıktılar.. “sencer bence bu tamamen kültür kaybıydı” sonra sencer “abi bence de kötüydü lokal kongre ama kapatalım istersen bu konuyu benim kafam yeterince dolu.. biliyorsun bugün büyük gün, kızı arayacağım, zaten kafamda milyon tane şey dönüyor, buna bide bu kongreyi eklemeyelim lütfen” sonra uğur “ne dönüyor abi kafanda, konuş benimle.. susarak nereye kadar gideceksin bu şekilde anlamıyorum” sonra sencer “haklısın uğur, haklısın da bilmiyorum.. bak ilk önce bir yere uğramamız lazım, oraya gidelim, oradan sonra da votka alıp eve geçeriz olur mu?” sonra uğur “olur, olur da sen benimle konuşacak mısın?” sonra sencer ”konuşalım da nerden başlayacağımı bilmiyorum.. biraz düşünmem lazım.. bakalım, bakalım, bakalım.. nerden başlayacağımı bilmiyorum uğur, istersen senin üzerinden gidelim.. senin hatun’a sen hiç çiçek aldın mı?” sonra uğur “ valla ben bir kere çiçek aldım.. bir daha da almadım.. şu ara tartıştık gene..” sonra sencer “o zaman bir soru daha.. neden çiçek almıştın?” sonra uğur “içimden gelmişti öylesine.. beyaz gülü çok sever.. gördüm o anda, almak istedim aldım.. ne oldu?” sonra sencer “peki sizin 1 sene falan oldu, neden bir daha çiçek alma gereği duymadın?” sonra uğur “hayırdı abi ne oldu? benimki şikayet mi etti beni sana?” sonra sencer “ya sen söyle, ben sana söylerim neden sorduğumu..” sonra uğur “abi valla benim çiçekler değilde, farklı sürprizler daha çok hoşuma gidiyor.. aklından geçen bir şeyi bir anda sürpriz yapmak daha mutlu ediyor.. mesela onun sevdiği bir araba var, maketini aldım, hiç beklemiyordu.. bir gün de bir saat beğendi dergiden, sayfayı yırtıp o saati buldum.. bir anda beklenmedik bir şey daha güzel bence, diğerleri bana çok klasik geliyor..” sonra sencer “sende benim gibisin ama ben biraz geç kaldım herhalde..” sonra uğur “sencerr? anlat hadi yaaa..” ben çiçekleri sevmem uğur ama kız arkadaşım çok severdi.. ilk ay yanıma geldiğinde benden çiçek bekliyordu.. dışarı çıkmıştım, geri eve gelirken bana güzel gelen bir çiçek bulamadım.. en sonunda yoldan ufak bir çiçek buldum onunla gittim..” sonra uğur “abi çok önemsizmiş gibi olmuş bu ya, yoldan geçerken rastgele bir çiçek yani..” sonra sencer “dedim ya uğur, ben çiçekleri sevmem.. ona çiçek vermek düşüncesi içimden bir şeyleri koparıyordu, içimde bir rahatsızlık yaratıyordu.. ama en sonunda ben sevmesem bile, o sevdiği için.. ona çiçek vermem gerektiği için farklı bir şeyler bulmaya çalıştım.. sonra aklıma o ilk verdiğim çiçek geldi, beraber olduğumuz her ay için başka bir çiçek buldum ve bunları bir kitabın arasında kurutmaya başladım, 6.ay dönümünde veririm diye hesaplamıştım.. tabi ilişki o kadar uzun sürmedi.. bir gün bu çiçek olayından dolayı gene kavga ediyorduk, neden bana hiç çiçek almadın falan.. artık dedim göndermenin zamanı geldi, o dediğim 6.ay hediyesini 5.ay hediyesi olarak yolladım, tabi ben böyle kargoyla göndermeyi hayal etmemiştim, benim aklımda daha farklı bir şeyler vardı.. en azından kendi ellerimle vermeyi hayal etmiştim..” sonra uğur “abi güzelmiş bence bu çiçekleri kurutmak falan, sevdim ben bu olayı..” sonra sencer “hikaye orda başlamıyor, asıl hikaye ben onun yanına gittikten sonra başlıyor.. ben yanına gittiğimde, beğenip beğenmediği sordum.. beğendiğini ama bu çiçek kurutma olayını araştırdığını ve bu çiçekleri, şimdi hatırlamıyorum da 2-3 demişti herhalde, 2-3 günde kurutabiliyormuşsun sencer dedi.. benimki sürekli dolaylı konuşurdu.. kızlar neden sürekli dolaylı bir şekilde konuşur bunu birisine sormam lazım, ben bunu anlayamıyorum.. ona her zaman bana olayları dolaylı bir şekilde değil de, düzgün bir şekilde kafandan ne geçiyorsa öyle söyle derdim.. burada da demek istediği şuydu.. sen bunu seninle kavga ettik diye yaptın ama bana şu kadar zamandan beri yapıyorum diye bana yalan söylüyorsun.. o anda sözünü bitirmesini bile beklemeden ilk defa dolaylı bir şekilde konuşmasına tepki verdim.. sen ne demek istiyorsun diye, neyse.. fazlasıyla üzücüydü..” sonra uğur “abi tamamda olayı anlatırken sanki yaşayarak anlatıyorsun sencer, suratın çöktü..” sonra sencer “fazlasıyla üzücü uğur, üzücü olan çiçekleri araştırması ve bana inanmaması değil.. o anda buna üzülmüştüm ama şu anda üzüldüğüm ilişkinin bitmek üzere olduğu ama benim bunu kabullenmek istemeyişim..” uğur sencer’in hareketlerine, sefa ve muzaffer’le hastalık üzerine konuştuklarından beri daha fazla dikkat ediyordu.. sencer’in ruh hali dikkat edince, fazlasıyla dengesizdi.. tepkileri de.. sefa’nın söylediklerini hatırlamaya çalışıyordu.. sencer’le alakalı bazı tezatlıklar var demişlerdi.. buradan soru sorabilirim diye düşündü.. sonra uğur “abi üzüntünü anlayabiliyorum ama bir şey soracağım.. hayatında hiç kimseye çiçek almadın mı.. öğretmenine, annene, babana..” sonra sencer “aldım, anneme aldım, o da 2 defa.. ama onları ben gidip kendi elimle vermedim, telefonla sipariş falan veriyorduk bitiyordu olay.. annemin yanındayken, ona da çiçek almazdım..” sonra uğur “abi tamam da..” sonra sencer lafa girdi “uğur bir dakka geldik abi yere, şuraya doğru yürü” sonra uğur “nereye gidiyoruz anlamadım ben?” sonra sencer “bir hediye vardı sipariş ettiğim onu getirmedilerse halen, iptal ettireceğim.. sen burada bekle ben konuşup geleyim hemen” sonra sencer içeri girdi.. uğur dışarıda bekledi.. sencer hediyeyi iptal ettirdi.. sonra dükkandan geri çıktı..

“tamamdır abi süpermarket bu tarafa düşüyor değil mi şimdi?” sonra uğur “evet abi buradan gideceğiz de sen hangi hediyeyi iptal ettirdin, kim için?” sonra sencer “kız arkadaşım içindi, yani eski kız arkadaşım.. almadım uğur, hediyeyi istanbul’dan getirtmeleri için para vermiştim, adamlar halen getirmemişler, hem hediyeyi iptal ettirdim hem de verdiğim parayı geri aldım.. sevgiler günü için bir şeyler ayarlamak istemiştim” sonra uğur “sevgililer günü mü? abi daha 2-3 ay var ne zaman sipariş verdin sen bunu?” sonra sencer “valla ben bunu yanlış hatırlamıyorsam beraberliğimizin 2. yada 3. ayında sipariş ettim de sorun adamlara sevgililer gününe kadar rahat olun dememden kaynaklanıyor, görmedin mi halen getirmemişler” sonra uğur “ne sipariş etmiştin sencer peki” sonra sencer “bu oscar ödülleri var ya amerika’da verilen.. şu altın renkli olanlar.. onlardan bir tane sipariş etmiştim ama gerek kalmadı artık” sonra uğur “ne yapacaktın abi peki onunla” sonra sencer “altına yazdırdığım yazısıyla beraber geliyordu.. dünyanın en iyi kız arkadaşına.. altında da adı yazacaktı..” sonra uğur şaşkınlık içinde “abi gerçekten güzelmiş ya.. hakkatten çok orijinal..” sonra sencer “güzelde ona vermedikten sonra bir anlamı yok” sonra markete girdiler.. istedikleri şeyleri aldılar.. votka da aldılar.. kasada hesabı öderken “uğur oğlum ne yapıyorsun sen ya, 2 gündür ne aldıysak sen verdin bütün hepsinin parasını.. zengin mi oldun? milli piyango mu çıktı da bana söylemiyorsun?” sonra uğur “abi kredi kartını kapattım da param var artık rahat ol sen..” sonra sencer uğur'dan fişi alıp, alışverişin ne kadar tuttuğuna baktı.. sonra dışarı çıktılar.. sencer kağıdı elinde buruşturup tam atacaktı ki aklına kız arkadaşının dedikleri geldi.. bir gün kız arkadaşıyla el ele yolda giderken, önlerinde bir anne ve çocuğu vardı, anne yere bir çöp atınca kız arkadaşı şöyle demişti.. işte bu anne babalar çocuk yetiştiriyor.. buruşturduğu kağıdı cebine koydu ve yürümeye devam ettiler.. sonra dolmuşa bindiler.. eve gittiler.. önce yemek yendi.. sonra votkalar içildi.. sencer kıza mesaj attı, müsait olunca araması için.. sonra sencer’in votkadan başı ağrıyınca, içerideki odadan ilaç almaya gitti.. uğur bu arada kayıt cihazını çalıştırdı.. sonra sencer içeri geldi ve uğur konuşmaya başladı “abi votkayla beraber kötü olmaz mı ağrı kesici?” sonra sencer “ben bunu daha önceden de yaşadım uğur rahat ol sen..” sonra uğur “peki abi sen bilirsin.. peki kız seni ne zaman arayacak? şu sıralar araması lazım, bu saati söyledi.. ama bir sorun var uğur, ben telefonun şarjını getirdim zannediyordum, geldiğimizden beri bakıyorum bulamadım şarj aletini.. umarım konuşurken telefonun şarjı bitmez.. zaten birazdan arar.. hatta bak arıyor.. uğur kıssana televizyonun sesini..” uğur televizyonun sesini kıstı ve sencer’in konuşmalarını dinlemeye başladı.. “alo.. napıyorsun?.. neden bu hattan aradın, bugün bedava günün mü? kapat o zaman ben seni diğer hattan arayayım..” sonra telefonu kapattı, diğer telefonu eline alıp “uğur ben mutfakta konuşuyorum abi bana şans dile..” sonra uğur “peki abi ne diyeceksin?” sonra sencer “valla bilmiyorum, doğaçlama gideceğim.. votka yardımcı olur diye düşünmüştüm ama başım ağrıyor ve bilincim fazlasıyla açık, hadi bakalım..” dedi ve kapıyı kapatıp mutfağa geçti.. uğur bekliyordu.. mutfakta konuşulanları anlamaya çalışıyordu ama sencer’in sesi uğultu gibi geliyordu.. sonra sencer uzun bir aradan sonra geldi.. suratı normalden daha da beyazdı.. direk sigarasını yaktı, sonra uğur “abi ne oldu?” ne dedin?” sonra sencer “fiyasko abi.. doğaçlama yanlış seçimdi..” sencer konuşmasına devam ederken sesinde bir titreme vardı “büyük ihtimalle yanlış anladı..” sonra uğur “neden abi, neden yanlış anladı?” sonra sencer “kimin eski sevgilisi hayatında bir kere olsun, ben bu ayrılığı kaldıramadım, seninle bir süre görüşmezsem daha iyi olacak diye laf söyler ki.. ben olsam direk barışmaya çalışıyor ama bir yol bulamamış, bu şekilde benimle konuşmaya çalışıyor falan derdim..” sonra uğur “yok abi ya kasma o kadar neden öyle düşünsün ki” sonra sencer ”bak uğur.. ben birisinden hoşlandığımda, geçip karşısında ilanı aşk edeceksem eğer klasik kelimeler kullanmam, doğaçlamaya başvururum.. eğer karşısına geçtiğimde içimden kelimeler kendiliğinden gelmiyorsa kalkar giderim, o anda konuşamıyorsam gerçekten sevmiyorum demektir.. o yüzden bu sefer doğaçlama yanlış seçimdi.. halen bağıra bağıra seni seviyorum demek isterken, seni bir daha görmek istemiyorum dedim, bu iki kelime birbirine çok ters.. ulan zaten sigara da bitti..” sonra uğur “tamam abi sakinleş, sakin ol, otur sen.. ben bakkala gidip alırım şimdi sigara.. varmı istediğin başka bir şey?” sonra sencer “abi kapanmıştır şimdi çıkma boşuna dışarı abi sen otur, boşver..” sonra uğur “abi sen geç otur şöyle bak, zaten başın da ağrıyor.. gidiyorum ben..” sonra sencer “tamam abi git sen, bende şarj aletini arayayım” sonra uğur dışarı çıktı.. arkasına dönüp etrafı kontrol etti.. telefondan sefa’yı aradı.. “alo.. sefa abi kafama bir şey takıldı dün konuştuklarımızla ilgili onu sormak istedim..” sonra sefa “söyle uğurcum, söyle.. ama ilk önce sencer kızla konuştu mu onu söyle, biz kontrol ettirelim telefon konuşmasını..” sonra uğur “evet abi konuştular, o yüzden aradım zaten bende seni ama kontrol ettirmek isterseniz siz bilirsiniz gene de, gerek yok bence kontrole, çünkü telefondan kızın sesi geliyordu, duydum ben onu..” sonra sefa “olsun uğur dikkat etmemiz lazım, bir kere hata yaptım ikincisinin de olmasını istemiyorum..” sonra uğur “ya abi ben sana kızı seviyor demiştim ama sen yok demiştin ya hani..” sonra sefa “uğur lütfen bana bu konuyu tekrar açma, sana söylediğimi yaptın mı?” sonra uğur “neyi abi, kıskançlık olayını mı diyorsun?” sonra sefa “evet, sor kızı kıskanıyor muymuş.. cevap verdiği zaman neden benim bu şekilde konuştuğumu anlayacaksın ama sana son bir açıklama daha yapayım uğur, bak şöyle hayal et.. yıllar boyunca kafandaki hayale aşık bir şekilde dolaşıyorsun, sonra bu hayal gerçek oluyor, şimdiyse onu tekrar kaybediyorsun.. anladın mı şimdi? sencer’in bundan farkı yok, ayrıca normal bir şekilde gözlemleyebileceğin bir ayrıntı daha söyleyeyim.. sencer’i hiç küçük çocuklara bakarken gördün mü bilmiyorum.. sencer küçük çocuklara bakarken, yüzünde sonsuz bir gülümseme olur, sanki o an hiç bitmeyecekmiş gibi.. bunu sencer’in çocuk sevgisine verebilirsin ama bana sorarsan böyle bir durumla alakası bile yok.. sencer, ayça’yı kaybettiğinde ufak yaşlardaydı ve o küçük çocuklara bakarken ayça’yı görüyor..” sonra uğur “peki abi senin dediğin gibi olsun..” sonra sefa “ha uğur bide bir şey soracağım, siz aynı odada mı yatıyorsunuz yoksa farklı odalarda mı?” sonra uğur “abi hava soğuk o yüzden oturma odasına çektim diğer yatağı orda yatıyoruz” sonra sefa “bugün sencer’i erken yatırmaya bak yada sen erkenden yat ve ses kayıt cihazını çalıştır tamam?” sonra uğur “abi makine yanımda zaten şimdi, bayağı zamandır açık, kayıt yapıyorum bir yandan da..” sonra sefa “yok uğur, yatmadan önce kaseti değiştir.. yeni, sıfır kaset tak makineye..” sonra uğur “neden abi anlamadım?” sonra sefa “sencer çok mutluyken, çok heyecanlıyken ve çok üzüntülüyken uyuyamaz.. bu akşamda onlardan biri, o yüzden makine açık kalsın..” sonra uğur “tamamdır abi ben giriyorum eve..” sonra sefa “tamamdır uğur, hadi bekliyorum seni.. unutma kıskançlık..” sonra uğur “tamam abi, görüşürüz..” sonra uğur eve girdi.. sencer halen şarj aletini arıyordu.. sigarayı sencer’e verdi ve konuşmaya başladı.. “sencer ben sana bir şey soracağım, alakasız bir soru olabilir ama sonunda istediğim cevabı alırsam ne demek istediğimi anlayabilirsin..” sonra sencer “anlamadım ne demek istemediğini abi de sen sor” sonra uğur “abi sen hatunu kıskanıyor musun? pardon, yani onunla beraberken kıskanıyor muydun..” sonra sencer “evet abi..” sonra uğur “peki sencer, kıskançlık kişilere göre farklıdır, senin için kıskançlık ne ifade ediyor?” sonra sencer “kıskançlık benim için ne.. güzel soru.. kıskançlık, onun başka birisini sevmesi yada başka birisiyle yatıp kalkması.. kıskanıyorsam da güvenmiyorum demektir.. güvenmiyorsam da sevmiyorum demektir..” sonra uğur sinirli ve şaşkın bir şekilde “abi sen ne dediğinin farkında mısın? kırdım kafayı burada ya.. daha demin sevmekten bahsediyorsun şimdi ne diyorsun..” sonra sencer “bilmiyorum abi bilmiyorum, ne demek istediğini anladım ama ne kendimden eminim ne de duygularımdan eminim..” sonra uğur “ya sencer sinir ettin beni yaaa.. abi gel sen yat o zaman yada ben yatayım, ben bugün kongrede yoruldum, sabahta erkenden kalktım zaten.. sen oturacaksan otur abi ama yoruldum bu ara ben seni dinlerken.. hadi iyi geceler..” sonra uğur tuvalete gitti.. kaydı durdurup, yeni kaset taktı.. makineyi tekrar cebine koydu.. sonra gidip yattı..

( bu hikayenin devamı Ayrılık-VII )

1 yorum:

Adsız dedi ki...

SLM KIZLAR HOŞ BAYANLAR BEN ENES 0505 823 56 23

TELDE TANIŞMAK ZEVKLİ SAATLER YAŞAMAK İSTEYEN KENDİNE GÜVENEN BAKIMLI HOŞ VE GÜZEL BAYANLAR SİZİ BU NUMARADA BEKLİYORUM.NUMARAM ÖZELE AÇIK ARAYAN PİŞMAN OLMAZ.....SADECE BAYANLAR LÜTFEN....

ENES 0505 823 56 23